Bugun...


Dr. Abdullah Köktürk

facebook-paylas
Türkiye’de Bazı Subaylar Niçin İşçi Dostu Değillerdir?
Tarih: 04-12-2018 09:19:00 Güncelleme: 04-12-2018 09:19:00


 

 

Türk ordusunda subayların çoğu alt ve alt-orta sınıftan gelmektedir. Aileleri işçi ve memur olan bu subaylar daha sonra işçi karşıtı birisine dönüşmektedirler. Herhangi bir grev veya emek-sermaye çatışmasında sermaye sınıfının yanında yer alıp işçileri suçlamalarının sebebi, benim düşünceme göre,  onların Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) sayesinde sınıf değiştirmiş olmalarıdır.

 

Ordu’nun OYAK yolu ile kapitalist sınıfa dahil edilmesini ve bunun yaratacağı sakıncalara değinen yazarlardan birisi olan İdris Küçükömer 1968 yılında şöyle demektedir;

“1960’tan sonra bürokrat grubun subay kesiminin, kitle olarak niteliğini değiştirerek, tarihi bir gelişmenin içine itilmekte olduğunu görüyoruz. Subaylar kitle halinde üretim aracı sahibi olmaya zorlanmaktadır. Başka bir deyişle kapitalist sınıfa girmeleri sağlanmaktadır. (…) Bütün subaylar ORDU YARDIMLAŞMA KURUMU yoluyla kapitalist sınıflar içine dönüştürülüyor ya da aktarılıyorlardı. (…) Bu yoldan subayları bağlamaya çalışmak, onları giderek bir çıkmaza sokacaktır. (…) Eğer bu yolda devam edilirse, subayların bir kısmı, halk kitlelerinin karşısına düşebileceklerdir. Özetlersek, bu bütün subayları, kapitalist yapma girişimidir.”[i]

 

Taha Parla da, İdris Küçükömer’den 35 sene sonra, OYAK ile ordunun siyasete müdahale etme eğilimi arasında bağ kurmaktadır; “Türk siyasetinde OYAK, ordunun ülkenin siyasal gelişimine müdahale etme eğilimini kaçınılmaz bir biçimde arttıracak olan yeni bir dinamiktir.”[ii]

 

Bu oluşuma Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) içinden ciddi tek eleştirinin de 1968’de o tarihte Cumhuriyet Senatosu üyesi olan eski bir Milli Birlik Komitesi (MBK) üyesi Cemal Madanoğlu’ndan geldiği görülmektedir. Madanoğlu senatoda yaptığı görüşmede; “(…) emeğin değerlendirilmesinde aşırı ölçülere uzanarak subayı aydın çevrelerden koparan ve orduyu milletin gözünde paragöz duruma düşüren uygulamalardaki yıkıcılığı anlayamıyoruz”  demektedir.[iii]

 

Doğan Avcıoğlu da Türkiye’nin Düzeni’nde OYAK’ın TSK’daki üst rütbeli subaylarca yönetilmesinin sakıncalarına dikkat çekmiştir;

“Şüphesiz Ordu mensuplarının aylıklarından kesilen paralarla bir sosyal güvenlik örgütü kurmak, Ordu pazarları açmak ve toplanan fonların bir kısmını Türk sanayine yatırmak yerinde bir fikirdir. Yalnız Kurum’un kuruluş biçiminin, Atatürk Ordusu’nun geleneklerine uygun düştüğünü söylemek güçtür. Çünkü Kurum, Sosyal Sigortalar ve Emekli Sandığı’ndan çok farklı biçimde, fiilen yüksek rütbeli subaylar tarafından yönetilmektedir. Kurum’dan kredi sağlayabilmek, ticari ortaklıklar kurmak için yerli-yabancı müteşebbislerin muhatabı, fiilen komutanlar ve yüksek rütbeli subaylar olmaktadır.”[iv]

 

Türkiye’de TSK mensupları 1960’lara kadar Weberyen anlamda, subay “zümre”sini oluşturmuşlardır.  Ancak bu zümre OYAK’ın kurulması ve üretim araçlarına sahip olmayla beraber sınıf özellikleri göstermeye başlamıştır. Ayıca, emekli general ve amirallerin özel şirketlerde istihdam edilmeleri ile ve Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) sayesinde TSK üst yönetimi ile büyük sermaye arasında yeni ilişkiler kurulmaya başlanmıştır.

 

Düşük rütbeli subaylar ise yıl sonunda OYAK karlarından aldıkları nema ile her yıl kapitalist sisteme daha çok bağlanmaktadırlar. Örneğin OYAK ortaklığı olan bir otomobil üretim şirketinde olası bir grev o yılki nemayı düşüreceğinden bazı subaylar grevdeki işçilere düşmanlık bile besleyebilirler. Geçen günlerde ülkenin güneydoğusundaki Urfa şehrinde işten atıldıkları için basın açıklaması yapmak isteyen işçilere, görevli bir jandarma albayın şiddetli tepkisi televizyonlara da yansımıştır.[v]

 

Sürekli nemayı düşünen subaylar, şirket alım satımlarını takip ederek borsa ile tanışmakta, bunun yanında işçilerin sendikaları yoluyla hak aramalarını anlayamamaktadırlar. Subaylar 60 yıl önce İdris Küçükömer’in öngördüğü gibi halk kitlelerinin karşısına düşmüşlerdir.

 

 

[i] İdris Küçükömer, Düzenin Yabancılaşması, İstanbul, Bağlam Yayınları, 2002, s. 115-117.

[ii] Taha Parla, “Türkiye’de Merkantilist Militarizm (1960-1998)”, der. Ahmet İnsel ve Ali Bayramoğlu, Bir Zümre, Bir Parti, Türkiye’de Ordu, Birikim’den Seçmeler:2, İstanbul, Birikim Yayınları, 2004. s. 207.

[iii] “Cemal Madanoğlu’nun Cumhuriyet Senatosu’nda yaptığı konuşma”, Cumhuriyet Senatosu Tutanak Dergisi, Cilt 47, 51. Birleşim: 13 Haziran 1968,

[iv] Doğan Avcıoğlu, Türkiye’nin Düzeni, İkinci Kitap, 11.bs., İstanbul, Tekin Yayınevi, 1978, s. 952.

[v] https://tr.sputniknews.com/turkiye/201811191036222290-sanliurfa-nakliyat-is-sendika-eylem/



Bu yazı 8033 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

AKP Nasıl Kazanıyor?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI