Tweet |
İstanbul Boğazı'nın değiştirilmemiş nadir yalılarından biri olan Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı, boğazda yaşanan gemi kazasında büyük çapta zarar gördü.
İstanbul Boğazı’nda Malta Bayraklı "VITASPIRIT" adlı gemi dün dümeni kilitlenince Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı’na çarptı. Çarpmanın ardından yalıda ağır hasar oluşurken, olayda can kaybı ya da yaralanma yaşanmadı. Çarpışmanın hemen öncesindeki telsiz konuşmalarında klavuz kaptanın gemi kaptanını iki kez demir atması için uyardığı ancak kaptanın bu talimatı dinlemediği görülüyor;
Kıyı Emniyeti: Demirleyebilirsiniz. Tamam.
Kurtarma 3: Harun Kaptan, Tam yol geliyorum üzerinize.
Klavuz Kaptan: Sancak demiri funda edeceğim, kaptan etmiyor. Bütün sorumluluk bende diyor.
Kıyı Emniyeti: Harun kaptan dümen dinliyor mu şu anda?
Kılavuz Kaptan: Dümen dinlemiyor. Sahile oldukça yaklaştık. Çarpacak gemi büyük bir ihtimalle. Sancak demiri iki kilit tutmaya çalışıyorum. Kıç sahile yaslasın diye.
Kıyı Emniyeti: Kurtarma 3, şu an tam yolda mısınız?
Kurtarma3: Doğrudur tam yolda ilerliyorum.
Klavuz Kaptan: Makine tam yol verdi ama mümkün değil kurtaramayız. Sahile çarpacağız.
Kıyı Emniyeti: Harun Kaptan dümen dinlemiyor anlaşıldı, demir atamıyor musunuz?
Klavuz Kaptan: Kaptana iki kere söyledim atmadı. Şimdi sancak demiri atıyoruz.
Kıyı Emniyeti: Tamam bir an önce atın. Emergency dümen de mi çalışmıyor? Alamıyor musunuz dümeni sancağa?
Klavuz Kaptan: Şu anda hiçbir şey çalışmıyor, tam yol yalıya doğru gidiyoruz. Çok sert bir şekilde çarpacağız.
Hekimbaşı yalısı Ferzan Özpetek’in İstanbul Kırmızısı filminde de kullanılmıştı.
Spekülasyonlar
Yalı kazası ile bazı spekülasyonlar da yapılıyor. Bunlardan bazıları şöyle;
1. Kanal İstanbul’un gereğine dikkat çekmek ve kamuoyu oluşturmak için gemi yalıya çarptırıldı.
2. Montrö Anlaşması'na göre Boğaz, uluslararası bir su yolu olarak kabul ediliyor. Boğazdan geçen gemilerin kılavuz kaptan alma mecburiyetleri yok. Türkiye de bu noktada bir şey yapamıyor, uluslararası bir anlaşma olduğu için. Anlaşmanın imzalandığı yıllarda gemiler bu kadar büyük değildi. Bu kadar büyük gemilerin olması, kazaların en büyük sebeplerinden. O zaman böyle bir şeyi öngörmeleri mümkün değildi. Bu açıdan anlaşmanın bazı maddelerinin revize edilmesi gerekiyor. Anlaşmaya taraf devletlerin ve dünya kamuoyunun bu duruma dikkatini çekmek için bu kaza planlanmış olabilir.
Bu spekülasyonu yapanlar; 1979 yılında İstanbul boğazı Haydarpaşa mendireği açıklarında Yunan bandıralı Evriali gemisi ile çarpan ve 1 ay yanmasına göz yumulan Romen Independenta gemisi yangınını örnek gösteriyorlar. Bu yangından sonra İstanbul boğazında trafiğin tek yöne dönüştürülmesi için dünya kamuoyu ikna edilebilmişti.