Tweet |
Çekerek ırmağı, Sivas Yıldızdağı'ndan doğarak Tokat,Yozgat ve Amasya'da yüzlerce kilometrelik alana yaşam vererek Yeşilırmak’a karışır. Ancak bugünlerde üzerine kurulmaya çalışılan HES’ler yüzünden boynu bükük akıyor.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı sırasında Recep Tayyip Erdoğan’ın bu millet için tarihi bir fırsat ve şans olduğunu savunarak, “Bir Erdoğan bir daha gelmez” diyen Samsunlu İş Adamı Fevzi Reis’in sahibi olduğu ‘Reis RS Enerji’ şirketi tarafından Çekerek Irmağı üzerinde yapılması planlanan Çekerek Regülatörü ve HES Projesi, vadi boyunca yaklaşık 30 kilometrelik mesafede toplam 8 ayrı HES’ten oluşuyor.
Yozgat ve Tokat sınırlarını kapsayan ve geçtiğimiz yıl çalışmaları başlayan projeye karşı yöre halkı sert tepki gösterdi. Çekerek Irmağı’nın sularıyla tarımsal üretim yapan köylüler, projeye verilen ÇED Olumlu kararı ve acele kamulaştırma kararına karşı dava açtı. Ancak tepkilerin ardından yetkililerin yöre halkına iptal edildiğini söylediği projede revizyona giden firma, yeniden çalışmalara başladı. Bölgeye dev bir şantiye kuruldu, iş makineleri ise ırmağa inip ağaç katliamına başlayınca tepkiler yeniden yükseldi. Köylülerin avukatı Emrah Tekin, yargı süreci devam eden proje için alınan acele kamulaştırma kararı kapsamında bedel tespitlerinin henüz yapılmadığına dikkat çekerek, Başkasına ait bir taşınmazın bedelini ödemeden işgal etmeniz suçtur. Şu anda burada etüt çalışması için özel arazilerde sondajlar vuruluyor. Dere yatağına ulaşmak için çoğu zaman insanların tarlalarını işgal ediyorlar. Burada açıkça suç işleniyor” diye konuştu.
Tekin devamla, “ÇED dosyasını incelediğimizde, nehrin yatağı boyunca iki tarafından tel örgülerle çevrileceğini gördük. Bunun can ve mal güvenliği açısından yapılacağı belirtiliyor ama projeyle birlikte yöre insanının nehrin suyunu kullanmasının önüne geçilmek isteniyor. Dolayısıyla bölgenin en verimli tarım arazilerinin kullanılamaz duruma gelmesi kaçınılmaz olacak. Şu anda insanlar burada her türlü sebze ve meyve üretimi yapıyorlar. Zile ve Çekerek ilçelerinin sebze-meyve ihtiyacı ağırlıklı olarak Çekerek Irmağının suyu ile bu bölgede yapılan üretimden karşılanıyor” diye konuştu.
HES projesi inşa edilmek istenen bölgenin tarih boyunca insan yaşamına tanıklık eden önemli bir uygarlık merkezi olduğunu dile getiren Tekin, Roma İmparatoru Julius Sezar’ın tarihe geçen ünlü “Veni, vidi, vici” (Geldim, gördüm, yendim) sözünü Zile’de söylediğini belirterek, “İlk HES çalışmalarına başladıklarında, tarihi Hacıboz köprüsünün yakınında mermer sütunlar bulundu. Ama bu hemen gizlenmeye çalışıldı. Bizim araştırdığımız kadarıyla o bölge milattan öncesine dayanan bir uygarlık merkezi. Buranın sit alanı olması gerekiyor ama proje yapılırken tarihi değerler görmezden gelindi, gerçeğe aykırı belgeler düzenlendi. Bu kalıntıların olduğu bölgede bir kurtarma kazısı yapılmadı, tescil de edilmedi. Sadece yetkililer gelip bir tutanak tutup gittiler” dedi.
Projenin doğaya zarar vermeyeceğinin söylendiğini ancak daha şimdiden verilen zararların görülmeye başlandığını söyleyen Avukat Emrah Tekin, açılan taş ocakları yüzünden yeraltı sularının yataklarının değiştiğini dile getirdi.
Reis şirketinin bu yörede iktidara yakın olduğunu çok hissettirdiğine değinen Tekin, “Örneğin tarlası projeden zarar gören bir köylü tepki gösterdiğinde, yarım saat içinde jandarma geliyor ve köylüye müdahale ediyor. Köylünün yaşam ve mülkiyet hakkını savunmak yerine şirketin çıkarını savunuyor. Kamu görevlileri köylülere suç işlediklerini söyleyerek gözaltına almakla tehdit ediyorlar. Jandarma karakolu 40 kilometre mesafede ama yarım saat içinde şantiye bölgesine gelebiliyorlar. Kimi zaman şantiyede bekleyip şirketi koruyorlar” görüşünü savundu.
Projeyle ilgili ÇED sürecinde yapılması zorunlu olan ‘halkın katılımı’ toplantılarının yapılmadığını ancak yapılmış gibi tutanaklar hazırlanarak ÇED Olumlu kararı verildiğini ileri süren Tekin, buna karşı açılan davanın henüz sonuçlanmadığına dikkati çekerek şöyle konuştu: “Acele kamulaştırmaya yönelik bedel tespitleri yapılmadan bölge işgal edilmeye başlandı. Ağaçlar kesiliyor, mülkiyet hakkı ve aynı zamanda doğa tahribatıyla insanların yaşam hakları ihlal ediliyor. Ayrıca adil yargılanma hakkı da ihlal ediliyor. Açılan davanın üzerinden bir yıldan fazla zaman geçti ama yürütmeyi durdurma kararı henüz verilmedi. Oysa bu dava ivedi yargılama usulüne tabi. En kısa süre içinde, en azından davalı tarafın savunmasını sunmasının hemen ardından yürütmeyi durdurma kararının alınması gerekir ancak sürekli bir takım evraklar isteniyor ve bu yolla süre uzatımına gidiliyor.”
Üç yıldır Çekerek Irmağı’nın yaşam verdiği bölgede yaşayan köylülerin gündeminden düşmeyen HES projesine karşı çok sayıda eylem ve basın açıklaması gerçekleştirildi. Geçtiğimiz Temmuz ayında HES projesi için Zile ilçesi sınırlarında yapılan arazi hazırlığı çalışmaları sırasında tarihi kalıntılar, gözleri bölgenin sorumluluğunu üstlenen koruma kurullarına çevirdi. Yücepınar köyü yakınlarında ortaya çıkan kalıntıların, Roma dönemine ait bir tapınağın parçaları olabileceği sanılıyor.